Her 3 çocuktan 1’i akran zorbalığına uğruyor
Okulların açılmasıyla birlikte öğrencileri bekleyen en önemli risklerden biri akran zorbalığı. İstinye Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, dünyada ve Türkiye'de her 3 çocuktan 1'inin zorbalığa maruz kaldığını belirtiyor. Fiziksel, sözel veya cinsel olabilen bu zorbalık, artık dijital platformlarda da ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Akran Zorbalığı Psikolojik Sağlığı Tehdit Ediyor
Prof. Dr. Şalcıoğlu, akran zorbalığının çocukların psikolojisi üzerinde kısa ve uzun vadede önemli etkileri olduğunu belirtiyor. Zorbalığa maruz kalan çocuklarda;
gibi ciddi ruh sağlığı sorunları daha sık görülüyor. Zorbalık, anlık bir çatışmadan ziyade, çocukların ruh sağlığını derinden etkileyen bir travma kaynağı olarak değerlendiriliyor.
Zorbalığı Tetikleyen Faktörler
Prof. Dr. Şalcıoğlu, zorbalığın ardında basit bir "kötü niyet" olmadığını, bunun sosyal hiyerarşide güç kazanma çabası olduğunu belirtiyor. Özellikle empati eksikliği olan çocukların davranışlarının yol açtığı zararı fark edemeyebileceğini ifade ediyor. Günümüzde sosyal medyanın sunduğu "beğeni" ve "takipçi" gibi görünür ödüller ise özellikle siber zorbalığı körüklüyor.
Ailelere Düşen Görevler
Prof. Dr. Şalcıoğlu, akran zorbalığıyla mücadelede ailelerin kritik bir rol oynadığını vurguluyor. Ebeveynlere şu tavsiyelerde bulunuyor:
-
Çocuklarınızla Açıkça Konuşun: Zorbalığın ne olduğunu ve hangi davranışların kabul edilemez olduğunu anlatın. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bilgilendirici kaynaklarından faydalanın.
-
Destekleyici Ortam Yaratın: Çocuğunuzun davranışlarındaki değişikliklere dikkat edin ve duygularını rahatça ifade edebileceği güvenli bir ortam sunun.
-
Okulla İletişime Geçin: Çocuğunuz zorbalığa uğradığında hemen okulla iletişime geçin ve çözüm için birlikte hareket edin.
-
Özgüven Kazandırın: Çocuklara sessiz kalmanın çözüm olmadığını, kendi sınırlarını çizmeyi öğrenmelerinin önemli olduğunu anlatın.
-
Empatiyi Geliştirin: Zorbalık yapan bir çocuğu olan aileler, çocuklarına "Sen böyle bir şey yaşasaydın ne hissederdin?" gibi sorularla empati yetilerini geliştirmelerine yardımcı olabilirler.
Unutmayın ki, akran zorbalığı yalnızca bireysel bir sorun değil, topyekûn mücadele edilmesi gereken ciddi bir halk sağlığı meselesidir.
“Ailelere önemli rol düşüyor”
Şalcıoğlu akran zorbalığının çözümünde ailelerin kritik rolünü vurguladı:
“Okulların açılmasına kısa bir süre kala aileler, çocuklarını akran zorbalığına karşı bilinçlendirmek için evde basit ama etkili adımlar atabilirler. Öncelikle, zorbalığın ne olduğunu ve hangi davranışların kabul edilemez olduğunu çocuklarıyla açıkça konuşmaları gerekiyor. Bunun için Millî Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan çok sayıda bilgilendirici kaynaktan faydalanabilirler. Çocuklara hem mağdur olduklarında hem de tanık olduklarında sessiz kalmamaları gerektiğini öğretmek, onları koruyucu bir bilinçle donatır.
Ebeveynlerin çocuklarının davranışlarındaki değişiklikleri fark etmesi ve duygularını ifade edebilecekleri güvenli bir ortam yaratması çok önemli. Çocuk zorbalığa uğradığında, yaşadığı olayları anlatabilmesi için desteklenmeli. Aile bu noktada koruyucu bir rol üstlenerek çocuğun fiziksel ve duygusal bütünlüğünü gözetmeli, okulla iletişime geçerek zorbalığı önlemek için girişimlerde bulunmalı. Ayrıca çocuklara, zorbalığa boyun eğmenin ve sessiz kalmanın çözüm olmadığını, tam tersine bu davranışı beslediğini anlatmak gerekiyor. Çocuk kendisini ifade etmeyi ve sınır çizmeyi öğrendiğinde hem zorbalığın etkileri azalır hem de öz güveni güçlenir.
Zorbalık yapan bir çocuğu olan aileler de sorumluluk almalı. Empatiyi geliştiren basit sohbetler bu süreçte çok değerli. Örneğin, ‘Sen böyle bir şey yaşasaydın ne hissederdin?’ gibi sorular çocukların başkalarının bakış açısını anlamasını kolaylaştırıyor. Son olarak, öğretmenlerle düzenli iletişim halinde olmak ve okul ortamındaki güvenliği takip etmek hem mağdur hem de zorba çocukların sağlıklı gelişimini destekleyen önleyici adımlar arasında yer alıyor.” |